Uşak Üniversitesi Bilim ve Değer Topluluğunun konuğu Aksaray Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Yılmaz oldu. Öğretim üyeleri ve öğrencilerin katıldığı konferansta “Milenyum Teknolojileri ve Değer Eğitimi” konuşuldu.
Konuşmasında baş döndürücü hızla gelişen son dönem teknolojileri, bir yandan insanlarının konforunu sağlarken, diğer yandan kalabalıklar içinde yalnızlığa çekilme ve toplumsal değerlerimizin gölgelenmesi kaygısını dile getiren Profesör Yılmaz konuşmasında şunlara değindi; “Çocuklarımızın eğitim süreci kişisel kabiliyetlerini dış dünya ile zenginleştirmeye, dünden bugünü farklı kılma süreçlerine dayanır. Ebeveyn olarak bizler, akademik eğitim gibi değer eğitimine de önem vermeliyiz. Elimizdeki en büyük beşeri sermaye çocuklarımızdır. Onları bilgi birikiminin yanı sıra sorun çözebilir kabiliyette yetiştirmek durumundayız. Hayata hazırlarken, yalnız akademik yönün güçlü olması, edebi, eleştirel, felsefi, sanat, belağat ve estetik yönlerin göz ardı edilmesi, eğitimden beklenen felsefi amaçları noksan bırakır. Çocuk için ilk eğitim ortamı aile ve ilk insan annedir. Bu nedenle kadınların ideal bir eğitime sahip olması, topluma sağlıklı bireylerin yetişmesi açısından hayatı öneme sahiptir. Okul formel bir öğrenme ve eğitim ortamıdır. Ailede başlayan eğitim ve öğretim kazanımları okulda pekiştirilir. Yaşanan endüstri gelişimleri ile kuşaklara yansıması arasında yakın ilişki vardır. Bir zamanlar yalnız hayata hazırlanmaya çalışan kuşaktan endüstri 4.0 ile birlikte aile bağımlısı bir kuşağa evrilme gerçekleşmiştir. Eğitimci John Dewey; bugünün çocuklarını, dünün yöntemleri ile eğitmemiz, yarınlarından çalacağımız kaygısını dile getirir. Gelişen teknolojiye paralel, eğitim anlayışımızı da yenilemeliyiz. Çocuklarımız nesne değil, özne olmalı, tribünden seyreden değil, sahada aktif oyuncu olmalıdır. Yeni PISA 2022 dünya eğitim başarısı açıklandı. Herkes kendi zaviyesinden sonuçlara yorum yaptı. Görünen odur ki; biz etkili bir okuma kültürü oluşturamadık. Genç nüfusumuz Avrupa genç nüfus ortalamasının çok ilerisindedir. Bu dinamizm iyi değerlendirilmelidir. Bugün artık yazılım, yapay zekâ üzerinden geliştirilen markalar revaçta ve biz çocuklarımızı hem bu teknolojilerin gerisinde tutamayız, hem de bizi biz yapan milli, manevi ve evrensel değerlerden soyutlayamayız. Medeniyetimizin baki kalması için aileyi korumalıyız, eğitimcilere ve toplumun etkili isimlerine değer vermeliyiz. Kırık cam teorisinde olduğu gibi bugün bireysel dünyamızda yaptığımız ihmaller yarın ruhumuzda metruk, virane halleri doğurur. Değerlerin eğitiminde seküler ve muhafazakâr çevreler çatışma yaşıyorlar. Muhafazakâr çevreler değer eğitimini din eğitimi gibi ve okulda vermek istiyor. Seküler çevreler ise din eğitimi gibi değer eğitiminin de yalnızca aile ortamında verilmesi gerektiğini savunuyor. Asıl olan, bu eğitim ailede başlamalı, okulda rol modellik üzerinden pekiştirilmelidir.”
Sosyal hayata dair değer örneklerinden anekdotlarla devam eden Profesör Yılmaz, konuşmasını şu cümlelerle tamamladı; “Öğrenim döneminde verdiğimiz onca yıllık eğitim; çocuklarımızı kötülüklerden alıkoymuyorsa, fikir ve düşünce dünyasına bir şeyler katmıyorsa, doğru ile yanlış arasında ayırdım yapmasına yetmiyorsa, yapılan hataların farkına varıp, değiştirme aksiyonuna dönüşmüyorsa, başkalarına ve fikirlerine saygı duyma erdemine ulaştırmıyorsa, toplumsal değerlere saygıyı, insanlara sevgiyi oluşturmuyorsa, kendisinin olana sahip çıkıp, başkasının olana karışmayı engellemiyorsa, ahlaki ve etik uygulamaları yaşatmasına yetmiyorsa, alınan diplomalar yalnızca dünyalık hırslarına, heveslerine hizmet eder ama insan olması, insanca yaşaması için bir anlam ifade etmez.”
Konferans sonunda Profesör Yılmaz, okuma kültürünü teşvik amaçlı, katılımcılardan en çok kitap okuyan gençlere imzalı kitaplarını hediye etti. Kendisine takdim edilen teşekkür plaketi ve hatıra fotoğrafı ile program sona erdi.