UNESCO tarafından 2017 yılında dünyanın 26’ncı gastronomi şehri seçilen Hatay’da yörenin en meşhur yemeği tepsi kebabı yöre halkı tarafından Lahm-ı Sini olarak adlandırılıyor.
Yöresel lezzet, kırmızı etin zırh yardımıyla kıyılmasından sonra tepside taş fırınlarda pişirilerek müşterilere servis ediliyor. Kullanılan malzeme ve pişirilişinin lezzet açısından çok önemli olduğu tepsi kebabı, koronavirüs salgınında tedbirlerin hafiflemesiyle yeniden restoranlardaki yerini aldı.
Hatay Çarşısı’nda bir restoranın müdürlüğünü yapan Mehmet Özbey, tepsi kebabının Hatay’ın yüzyıllara dayanan bir yemeği olduğunu ve restoranların menüsünde başköşeyi aldığını söyledi. Tepsi kebabının yapılışında kullanılan her malzemenin önemli olduğunu belirten Özbey, koronavirüs salgını sürecinde özellikle Hataylıların tepsi kebabına hasret kaldıklarını normalleşme süreciyle birlikte bu özlemin son bulduğunu kaydetti.
Tepsi kebabının Hataylılar tarafından çok sevildiğini ama ününün sadece Hatay ile sınırlı olmadığını belirten Mehmet Özbey, salgın öncesi hem yerli hem de yabancı turistlerin tepsi kebabını tatmak için kente geldiklerini söyledi. Bu tür lezzetlerin aynı zamanda ülke kültürü adına da önemli olduğunu vurgulayan Özbey, “Bundan dolayı işimizi hakkıyla yapıyoruz.
Tepsi kebabı zırh kıymasından yapılır ve içerisine kente özgü baharatlar atılır. Hayvanın kendi yağı kullanılır. Odun ateşinde ağır ağır pişer. Şu anda fiyatı 25 liradan günde 500 porsiyona yakın tepsi kebabı satıyoruz. Tabi bu sayı normalleşmenin ilerlemesiyle artabilir. Biz bir gastronomi kentinde yaşıyoruz. Buna yakışanı yapmaya devam edeceğiz” diye konuştu.