Adana Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’ne bağlı Organize Büro Amirliği ekipleri, kurdukları özel atölyelerde silah imalatı yapıp, il il gezerek Türkiye’nin dört bir yanında adedi 7 bin 500 ile 10 bin lira değişen fiyatlarla silah satışı yapan bir çetenin olduğu bilgisine ulaştı. Polis, liderliğini F.H. ve M.Ç.Y.’nin yaptığı çeteyi 6 ay boyunca teknik ve fiziki takibe aldı. Yapılan takip sonucunda çeteye silahı tabanca merakından dolayı bir atölye kurup getirilen parçalardan tabanca yapan bir ilkokul öğretmeni M.Ç.Y.’nin temin ettiği öğrenildi. Öğretmenin Hatay’da bu işi yaptığı ve yapılan silahların bütün Türkiye’ye satıldığı belirlendi. Ayrıca öğretmenin pandemiden dolayı uzaktan eğitime geçildiği için daha fazla silah yapımı gerçekleştirdiği de saptandı. Ayrıca öğretmenin kara da ortak olduğu öğrenildi. Gaziantep’in İslahiye ilçesinde akaryakıt istasyonu işleten iş adamı F.H.’nin, çetenin bir diğer lideri olmakla birlikte silah kaçakçılığını da finanse ettiği bilgisine ulaşıldı. Çetenin, gizliliğe büyük önem verdiği, kaçak atölyede üretilen silahların bizzat elden teslim edildiği belirlendi. Tüm bu bilgiler doğrultusunda 27 Nisan günü operasyon için düğmeye basıldı; Adana merkezli Gaziantep, Hatay, Ordu ve Tokat’ta eş zamanlı şok baskınlar gerçekleştirildi. Çete liderleri F.H. ve M.Ç.Y. ile birlikte M.Ş., M.K., F.Ç. ve T.H. adlı 6 şüpheli kıskıvrak yakalandı. Şüphelilere ait ev ve işyerlerinde yapılan aramalarda; bir adet ‘Kaleşnikof’ ve bir adet de ‘Mauser’ marka piyade tüfeğiyle bunlara ait 77 adet mermi, 53 adet ruhsatsız tabanca ve şarjörü, bin 800 adet değişik çaplarda tabanca mermisi ele geçirildi. Atölyedeki bir adet lazer cihazı ve bir adet de namlu açmada kullanılan torna makinesine de el konuldu. Bu arada emniyette sorguya alınan zanlılar, silah ve mühimmat ticareti yaptıklarına yönelik suçlamaları kabul etmedi. Şüpheliler, “Silahları nereden buldunuz?” sorusuna da; “Silahı yolda bulup, eve getirdim” şeklinde yanıtını vermişti. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen F.H., M.Ç.Y., M.Ş. ve M.K. tutuklanarak cezaevine gönderilirken, F.Ç. ve T.H. de ‘adli kontrol’ şartıyla serbest bırakılmıştı.
