Her yıl 15 Nisan’da kutlanan Dünya Sanat Günü, sanatın toplumlar üzerindeki dönüştürücü, birleştirici ve iyileştirici gücünü anmak amacıyla dünya genelinde çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. 2012 yılında Uluslararası Sanat Derneği (IAA) tarafından ilan edilen ve UNESCO tarafından da desteklenen bu anlamlı gün, sanatseverleri ve sanatçıları bir araya getirerek sanatın evrensel diline dikkat çekiyor. Sanatın Evrensel Dili: İnsanlığı Birleştiren Güç 15 Nisan’ın seçilmesinin arkasında sembolik bir anlam yatıyor. Bu tarih, Rönesans’ın dahisi Leonardo da Vinci’nin doğum günü olması nedeniyle tercih edildi. Da Vinci, bilim ve sanatı bir araya getiren yaklaşımıyla sadece dönemine değil, çağlar boyunca insanlığa ilham olmuş bir figür. Onun çok yönlü sanatı, Dünya Sanat Günü’nün ruhunu yansıtıyor: Sınırları aşan, kültürleri buluşturan ve insan ruhuna dokunan bir ifade biçimi. Sanat, yalnızca estetik bir üretim değil; aynı zamanda toplumsal olaylara ayna tutan, duygu ve düşünceleri ifade etmenin en güçlü yollarından biridir.
Müzikten resme, tiyatrodan heykele kadar her sanat dalı, bireylerin kendilerini ifade etmelerine, düşünmelerine ve ortak bir kültürel zemin oluşturmalarına katkı sunar. Türkiye’de Sanata Katkı Sürüyor Türkiye’de de bugün birçok ilde sergiler, atölyeler, konserler ve tiyatro gösterimleriyle Dünya Sanat Günü kutlanıyor. Belediyeler, üniversiteler, sanat kurumları ve sivil toplum kuruluşları, sanatın daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlamak için bu özel günü fırsata çeviriyor. Deprem gibi büyük afetlerin ardından dahi sanatın iyileştirici etkisi, özellikle bölge halkının psikolojik olarak toparlanmasında önemli bir rol oynadı. Sanat, yalnızca geçmişi hatırlamakla kalmıyor, aynı zamanda geleceği birlikte kurmak için de bir yol sunuyor. İskenderun’da Dünya Sanat Günü’ne Özel Tiyatro Gösterimi; Dünya Sanat Günü kapsamında, Hatay’ın İskenderun ilçesinde anlamlı bir etkinlik sanatseverlerle buluşuyor. Victor Hugo’nun ölümsüz eseri “Notre Dame’ın Kamburu” adlı tiyatro oyunu, 15 Nisan akşamı sahnelenecek. Klasik edebiyatın en güçlü trajedilerinden biri olan eser, toplumsal önyargılar, aşk, vicdan ve insanlık temalarıyla seyirciyi derinden etkilemeyi amaçlıyor.