KGK Kurucu Genel Başkanı Mehmet Ali Dim, yaptığı bir haber nedeniyle KGK kurucularından Hacı Yakışıklı’nın evine ve arabasına haciz konulmasına ilişkin açıklamasında “Vicdanları yaralayan yargı kararlarının son örneği ile karşı karşıyayız. Ne yazık ki Türk Ceza Kanunu (TCK), gazetecileri hapis ve tazminat cezaları ile otosansür kıskacında tutmaktadır” dedi
KÜRESEL Gazeteciler Konseyi (KGK) Kurucu Genel Başkanı Mehmet Ali Dim, KGK kurucularından Yeni Akit Gazetesi Ankara Temsilcisi Hacı Yakışıklı’nın evine ve arabasına haciz konulmasına ilişkin bir açıklama yaptı. Haciz işleminin, Akit’te 2013 yılında yer alan ve Mavi Marmara şehidi Cengiz Akyüz’ün kızı Beyza Akyüz’ün okulda başörtüsü baskısına maruz kaldığını içeren “Şehidin kızını ağlattılar” başlıklı haber nedeniyle açılan davanın sonucu olduğunu hatırlatan Dim, şöyle konuştu: “Adana Bölge Adliye 3. Hukuk Mahkemesi, yerel mahkemenin Akit lehine verdiği kararı bozarak, 2019/325 no’lu kararında, davacı öğretmenin ‘Zan altında bırakıldığı’nı öne sürerek hem Yeni Akit Gazetesi, hem de kurucularımızdan Yeni Akit Ankara Temsilcisi Hacı Yakışıklı’yı tazminat cezasına çarptırdı. Ardından haberi yapan Hacı Yakışıklı’ya da verilen tazminat cezası sebebiyle ikamet ettiği evine ve arabasına haciz getirildi. Akit, konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. ‘Şehidin kızını ağlattılar’ başlıklı haberi incelediğimizde, o dönemde lise öğrencisi olan, şu anda hukuk okuyan şehit kızının, başörtüsü baskısına maruz kaldığını içeren iddialarına yer verildiğini görmekteyiz. Yine şehit kızının mahkemede ‘Akit’te yer alan haber aynen doğrudur. Benim iddialarıma, yaşadıklarıma yer verilmiştir’ dediği de nettir. Ayrıca Akit Yazı İşleri Müdürü Ali İhsan Karahasanoğlu hakkında, internet sitesinde yer alan bir yazıdan dolayı 4,5 yıl hapis cezası istenirken, geçtiğimiz haziran ayında Akit Yayın Kurulu Üyesi Murat Alan’ı, çocuğunun gözü önünde sopalar ve bıçaklarla öldüresiye darp edenlerin 2 günlük tutukluluğun ardından serbest bırakılması da vicdanları yaralıyor.
‘SANSÜR VARLIĞINI SÜRDÜRÜYOR’
Günümüzde tarafsız, özgür ve ilkeli bir gazetecilik anlayışını hakim kılmak durumundayız. Ancak üzülerek ifade etmeliyiz ki, gelişen demokrasimize rağmen, sansürün değişik biçimleri Türk basınında varlığını sürdürmektedir. Gündemde olan yeni yargı reformuyla birlikte değişmesini beklediğimiz Türk Ceza Kanunu (TCK), gazetecileri hapis ve tazminat cezaları ile otosansür kıskacında tutmaktadır. Meslek ilkeleri çerçevesinde yapılan haber, eleştiri ve yorumların bile suç sayılabileceği hükümler içeren, ifade özgürlüğünü kısıtlayan, gazeteciyi hapis ve tazminat cezalarıyla tehdit eden TCK hükümleri mutlaka değiştirilmelidir. Gazeteciler, kendilerine suç işleme ayrıcalığı istemiyor, sadece halkın haber alma hakkını ve bireylerin ifade özgürlüğünü kullanmasına aracılık etme işlevinin teminat altına alınmasını bekliyor.”