Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan, son günlerde kamuoyunu meşgul eden seçim tarihine yönelik söylemler hakkında da konuştu.
Haziran ayında yapılması planlanan seçimlerin daha erken yapılabileceğini belirten Erdoğan, “Sizlerle birlikte tüm milletimizin büyük umutlar ve heyecanlarla girdiği 2023 yılı inşallah hayırlara vesile olacaktır. Kuruluşumuzun 21,5 yılını ve iktidarımızın 20 yılını geride bıraktığımız şu günlerde yeni bir imtihanın da eşiğindeyiz. Mevsim şartlarını dikkate alarak belki biraz öne çekerek tarihini güncelleyeceğimiz 2023 seçimlerinin önemini en iyi sizler biliyorsunuz. Milletin kurduğu, iktidara getirdiği ve her mücadelesinde yanında yer aldığı bir siyasi teşekkül olarak tarif ettiğimiz AK Parti’nin bu imtihanı da başarıyla geçmesini sağlamak öncelikle bizlerin, buradaki heyetin sorumluluğundadır.” dedi.
Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları:
“Şu gerçeğin altını bir kez daha çizmek istiyorum. AK Parti resmen kurulduğu 14 Ağustos 2001 tarihinden bugüne kadar sadece girdiği her seçimi kazanmakla kalmamış milletimizin gönlündeki yerini de sürekli güçlendirmiştir. Bu gücün en müşahhas tezahürlerinden birini üye sayımızda görmek mümkündür. Kuruluşumuzun ardından girdiğimiz ilk seçim yılı olan 2002’de üye sayımız 400 binler seviyesindeydi. Bir sonraki seçim yılı olan 2007’de üye sayımız 1 milyon 350 bine yükseldi. Ardından 2011’de üye sayımız 4,4 milyonu buldu. 2015 yılında üye sayımız 9 milyonun üzerine, 2018 yılında 10 milyon sınırına çıktı. Yargıtay Başsavcılığı tarafından açıklanan kayıtlara göre 2023 yılına 11 milyon 241 bin üyeyle girdik.
Diğer partilerin üye sayılarını vereceğim. İsterseniz 3 ile çarpın AK Parti’nin sayısına yetişemez. Cumhuriyet tarihimiz boyunca bir siyasi partinin erişebildiği en yüksek üyeye sahibiz. Rekor üye sayısına ulaşmak elbette kolay değildir. Aradan geçen 21 yıla rağmen ilk günkü inançla çalışarak bu başarıya ulaştık. Her inançtan, her kökenden insanımızla topyekün milletimizi kendine ve devletine güvenen bir dünya gücü haline getirmek en büyük şeref payemizdir. Üye çalışmalarımızı sürekli daha yukarıya taşımakta kararlıyız. Dünyadaki ve bölgedeki her gelişme ülkemizi de etkiliyor. Türkiye’nin diğer ülkelerden farkı altyapıya sahip olmasıdır.
2012, 2013, 2014 yıllarında milli gelirimizden enflasyona, faiz oranlarından, büyük projelerin ritmine kadar tarihi bir yükseliş yakalamıştık. Gezi olayları bahanesiyle önümüzde konan talepler ile Türkiye’ye dur ikazı yaptılar. 17-25 Aralık’ta kumpaslar devreye sokuldu. Ordu içine sızdırdıkları hainlerle başlattıkları 15 Temmuz darbesi de milletimizin sinesine çarpıp akamete uğradı. Kovid-19 salgınıyla başlayan süreç, uzunca bir süredir bizi köşeye sıkıştırmaya, diz çöktürmeye çalışanların aslında nasıl bir kırılgan siyasi mimariye sahip olduğunu gösterdi.
Bu sabah Sayın Putin ile bir görüşme oldu, etraflıca savaşı ele aldık. Bunun yanında bölgede neler yapabileceğimizi konuştuk. Suriye’deki gelişmeler, Rusya-Türkiye-Suriye olan bakanlarımızın bir araya gelişiyle bir süreç başlattık. Dışişleri Bakanlarımızı 3’lü olarak bir araya getireceğiz. Daha sonra da liderler olarak bir araya geleceğiz.”