Gazeteci M. Duran Özkan’ın ilk romanı olan Hasan Sabbah’ın Fedaisi Tahir, Ritim Plus yayınlarında çıktı. 344 sayfadan oluşan kitap Hasan Sabbah’ın Alamut Kalesini ele geçirişinden (1090 yılından) başlayarak, Tahir adındaki fedainin Nizam-ûl Mülk’e suikast düzenlediği iki yıllık bir süreyi anlatıyor. Hasan Sabbah’ın yaşamında ki bu iki yılın hikâyesi, Hasan’a dair bu güne kadar edindiğimiz hafızayı tersine çevirecek nitelikte.
Yazar, bugüne kadar Alamut Kalesi ve Hasan Sabbah konusunda yazılanların çok ötesinde bir gerçeklilikte konuyu ele alıyor. Bâtınilerin cephesinden olaylara bir bakış sergileyerek, yalın bir Alamut gerçeği ile okuyucuyu buluşturmayı amaçlıyor.
Okur bu kitapta Cennet Bahçelerini, hurileri ya da kendilerini amaçsızca kale burçlardan atan fedaileri göremeyecekler ama Hasan Sabbah’ı ve onun cesur fedailerinin idealleri uğruna ölüme korkusuzca gidişlerinin hikâyesini görecekler.
Kitap, tarihte yaşayan gerçek kişilerden; Hasan Sabbah, Dai Hüseyin ve Tahir üçlemesi üzerine kurgulanmış. Romanda Hasan Sabbah’ın yönetici kimliği öne çıkarken; Nizari düşünce, Dai Hüseyin’in ağzından ifade buluyor. Tahir’de ise Nizam-ûl Mülk’e düzenlediği suikast ile geleneğin suikastçı kimliği öne çıkartılıyor.
Yazarın, Romanın “Diviti alırsan tahtın da gider.” bölümünde Selçuklu İmparatorluğu içinde Melikşah ile Nizam-ûl Mülk arasında yaşanan iktidar kavgası da denebilecek çelişkilerin anlatımı; diğer bir bölümde anlatılan, Melikşah ile Hasan Sabbah arasında geçen mektuplaşma, kitabı ilginç kıldığı kadar bir döneme ışık tutması açısından da önemli.
Bu kitabı okuduktan sonra Hasan’a dair düşüncelerinizi yeniden gözden geçirip, Alamut’a ve Hasan Sabbah’a yönelik görüşlerinizi yeniden güncelleyeceğinizden eminiz.
Roman; aynı zamanda bir belgesel niteliğinde. Gelin, bu tarihi panoramayı bu romanın eşliğinde okuyun…