İskenderun Müftüsü Osman Şekerci, yeni yıl münasebetiyle, dinimizce önem arz eden yaşam tarzını içeren bir mesaj yayınladı. Müftü Şekerci, mesajında şu görüşlere yer verdi: “Hayat müddeti, yaşam süresi, dirilik, hoş şey gibi anlamlara gelen ömür, insana bir kez verilen, telafisi ve geriye dönüşü olmayan bir süreçtir. Boşa geçen her saniye, saat, gün, ay veya yılların, geri getirilmesi mümkün olmayan anlardır. Bu yazımızda; Zümer süresinin 53. ayetindeki uyarıları dikkate alarak, önemsemeden israf edilen ömrün tamiri ve telafisi üzerinde duracağız.
Canlılar hayatlarını belirli bir süreye kadar sürdürür. Ölümün nerede, nasıl ve ne zaman geleceğini de bilemez. Her yaş grubundan ölen insanların olması bu gerçeği bize göstermektedir. O bakımdan yaşamımızın her anı, bizim için önemlidir. Çocukluk dönemi ergenlik çağı için bir hazırlık devresidir. O yaşlarda öğreneceğimiz bilgiler, ileriki hayatımız için büyük katkılar sağlayacaktır. Ergenlik döneminden itibaren insanın her eylemi kayıt altına alınmaktadır. “Kim iyi iş yaparsa mükâfatını, kim de kötülük yaparsa cezasını görecektir.” (Casiye, 15) İnsanlar bu gerçeğe genelde duyarsız kalır. İlahi ödevlerini geciktirir, daima uzun ömürlü olacaklarını düşünür ve görevlerini ihmal ederler. Yaşları ilerledikçe günah defterleri kabarır, ümitsizliğe düşerler. Artık bu günahlar af olunmaz. Benim yatacak yerim yoktur gibi sözlerle bu umutsuzluklarını dile getirir, hatalı eylem ve söylemlerine devam ederler. Böylece saplandıkları bataklıktan bir türlü çıkamazlar. Kullarına çok merhametli olan Yüce Allah (c.c.); âlemlere rahmet olarak gönderdiği Resulünden şu öğüdü vermesini ister: “De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan ve esirgeyendir.” (Zümer, 53) Böylece yitirilen tüm ümitler tekrar yeşerir, gönüller sevinçle dolar, günahlar bir bir terk edilir, insanlar güzel eylemlerle yarışır, “zararın yarısından dönmek kârdır” diyerek ömürlerine yeni bir sahife açmanın mutluluğunu yaşarlar. Rabbimiz her insana bir süre tayin etmiştir. Eylemlerinin kötü olması bu vakti kısaltmaz. “Eğer Allah, insanları zulümleri yüzünden cezalandıracak olsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları takdir edilen bir müddete kadar erteliyor. Ecelleri geldiği zaman onlar ne bir saat geri kalabilirler ne de öne geçebilirler.” (Nahl, 61) Rahmet kapılarını sürekli kullarına açan Rabbimiz “Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin!” (Zümer, 53), “Rabbinin rahmetinden, sapıklardan başka kim ümidini keser?” (Hicr, 56) uyarısını yaptığı günahkâr kullarına, “Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir,” (Zümer, 53) müjdesiyle ümidini yitiren gönülleri yeniden hayata bağlıyor. “Bir imtihan olarak sizi hayır ile de şer ile de deniyoruz.” (Enbiya, 35) ikazını yapıyor. Güzelliklere şükür, sıkıntılara sabırla mukabele edenlerin kazançlı olduğunu bildiriyor O halde; ömrümüz bizim için değerlidir. “Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri gelince ne bir an geri kalırlar ne de bir an ileri gidebilirler.” (Araf, 34; Yunus, 49) mesajı bize bunu hatırlatmıyor mu? “Allah’a döndürüleceğiniz, sonra da herkese hak ettiğinin eksiksiz verileceği ve kimsenin haksızlığa uğratılmayacağı bir günden sakının.” (Bakara, 281) “Allah ile birlikte başka bir tanrıya tapıp yalvarma! O’ndan başka tanrı yoktur. O’nun zatından başka her şey yok olacaktır. Hüküm O’nundur ve ancak O’na döndürüleceksiniz.” (Kasas, 88) “Sizi boşuna yarattığımızı ve bize tekrar döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?” (Mü’minun, 115) “…Rızkı Allah katında arayın. O’na kulluk edin ve O’na şükredin. Ancak O’na döndürüleceksiniz.” (Ankebut, 17) “Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. İşler, dönüp dolaşıp Allah’a varır.” (Al-i İmran, 109) “Verdiğinin kat kat fazlasını kendisine ödemesi için Allah’a güzel bir borç verecek yok mu? Darlık veren de bolluk veren de Allah’tır. Sadece O’na döndürüleceksiniz.” (Bakara, 245)
Misafir olarak geldiğimiz dünya hayatını güzel değerlendirmeliyiz. Yaptığımız günahlara aldırış etmeden “Nerden inceldiyse oradan kırılsın.” “Atın ölümü arpadan olsun.” “Hızlı yaşa, genç öl. Cesedin yakışıklı olsun.” “Borç kırkı aştı mı kuzu eti yiyeceksin.” “Ben zaten batmışım.” “batan gemi yan gider.” V.b sözlerle ümitlerimizi yitirmemeliyiz. Allah’tan ümidi keserek intihar edercesine tonlarca günahlarla nereye! Dönüşü olmayan yurtta kime sığınabiliriz? Hangi yüzle, kimden medet umabiliriz? Hangi şefaatçinin eteğine sarılabiliriz? Dünya dolusunca altının bir günahı silmek için kabul edilmediği (Al-i İmran, 91) hesap günü, hangi avukat suçlarımızı savunabilir? Tabiî ki Allah’tan başka orada ne yar, ne de yardımcımız var. O halde; O’na güvenelim.
O’na yalvaralım. O’na gönülden bağlanalım. Tüm dilek ve isteklerimizi O’na sunalım. Darlık da ve bollukta O’nu analım. Allah (c.c.) dünya ve ahirette “bize yeter. O ne güzel vekildir!” (Al-i İmran, 173)
Ömrünü israf etmeyen ve yaşadığı hayatın muhasebesini yapan kullardan olmamız dileğiyle, yeni yılın hayırlara vesile olmasını yüce Rabbimden niyaz ederim. Selam ve dua ile…”
Elinize sağlık hocam Allah ilminizi arttırsın cümlemizi israftan korusun